Merhaba! Sitemde Bir Çok Dosya Var! - Osmanlı İmp
 
Ana Sayfa
Üye OL!
İletişim
Ziyaretşi defteri
Anket
Canlı Tv İzle
Programlar
Msn Plus İndir
Msn Çoklu AÇMA
Msn 8.5 İndir
FENERBAHÇELİLERE ÖZEL
Antu haber servisi
Anti virüs indir
mp3 indirme programları
Flash Oyunlar
Oyunlar 2
Cs Videoları
Fb Videoları
Avrupadan Videolar
Günlük BURÇ
Chat Odası
Online Sözlük
Dünya Haritası
Varmısın Yokmusun? Oyna
ALLAHIN 99 İSMİ
Tc Kimlik No Sorgula
İsim Sözlüğü
A Milli Takım Videolar
Hangi Gün Doğdunuz
Zeka Testi
Komik Mini Klip
Hayal Gözlüm
ÖZet
Osmanlı İmp

OSMANLI'NIN KURULUŞU

Osman Gazi, siyasi ve askeri faaliyetlerine Bizans toprakları üzerinde başladı. 1281 yılında Kayı Boyu'nun Beyi olduğunda, ilk iş olarak birçok Türkmen boyunu etrafında topladı. Osmanlı tarihinin ilk savaşı, Bursa'nın İnegöl kazasına 10 km uzaklıkta bulunan Hamzabey köyünde gerçekleşen Ermeni-Beli savaşıdır (1284). Bu savaşta Osman Gazi'nin yeğeni Baykoca şehit düştü. Osmanlı tarihindeki ilk kale fethi olan Kulaca Hisar'ın fethi ise 1285 yılında gerçekleşti.

Bu sıralarda Selçuklu Sultanı Üçüncü Alaüddin Keykubad, Eskişehir ve İnönü taraflarını Osman Gazi'ye verdi. Osman Gazi 1291 yılında İnegöl Tekfuru ile savaşıp Karacahisar'ı aldı. Sakarya taraflarına akınlar düzenledi. Amcası Dündar Bey Bizans Tekfurları ile ilişki kurduğu için 1298 yılında öldürüldü. Osman Gazi'nin yoğun siyasi ve sosyal faaliyetlerinin devam ettiği bu yıllarda, İlhanlılar Anadolu Selçuklu Sultanı Üçüncü Alaüddin Keykubat'ı sürgüne göndermişler ve Selçuklu Devleti tahtsız kalmıştı. Osmanlı başkentinin Bilecik'e taşındığı, Selçuklu tahtının boş kaldığı 1299 yılında Osmanlı Devleti'nin kurulduğu kabul edilmektedir. (Bazı kaynaklarda Osmanlı Devleti'nin kuruluş tarihi 27 Temmuz 1301 olarak geçmektedir. Bu tarihte Osmanlı kuvvetleri Bizans ordusunu Bafeus Savaşı'nda yenilgiye uğratmış ve bağımsızlığını kazanmıştır). 1300'de fethedilen Yenişehir kalesi, bir yıl sonra Osmanlı Devleti'nin başkenti yapılacaktır.

Osman Gazi, eski Türk geleneklerine bağlı kalarak, elde edilmiş olan yerleri kardeşine, oğluna ve silah arkadaşlarına dirlik olarak bölüştürdü. Kardeşi Gündüz Bey'e Eskişehir'i, oğlu Orhan Gazi'ye Karacahisar'ı, Hasan Alp'e Yarhisar'ı, Turgut Alp'e İnegöl bölgesini verdi. Buralar Osmanlı'nın uç bölgeleriydi. Böylece sınırların genişletilmesi düşünüldü. Osman Gazi'in silah arkadaşlarından Abdurrahman Gazi, Akçakoca, Samsa Çavuş, Konuralp, Aykutalp gibi komutanların yeni yerlerin fethedilmesinde çok büyük hizmetleri oldu.


1302'de Bizans İmparatorluğu Ordusu'na karşı Koyunhisar'da yapılan savaştan Osmanlılar galip çıktı. 1303'de İznik kuşatıldı, Marmaracık kalesi fethedildi. Osmanlıların irili ufaklı fetihleri devam ediyordu. 1306'da yapılan Dinboz Savaşı sonunda Kestel, Kete ve Ulubad kaleleri fethedildi ve Osmanlı Tarihi'nin ilk askeri antlaşması imzalandı. 1308 yılında ise Karahisar fethedilip, bölgenin önemli ticari ve sosyal merkezlerinden olan İznik sıkıştırılmaya başlandı. Osman Gazi'nin siyasi dehasını gösteren önemli bir olay da, Bizans'ın ticari yollarına hakim olarak, Bizans'ı zor durumda bırakmasıydı. Zaman zaman Bizans halkından ve tekfurlarından müslüman  olanlar vardı. Harmankaya tekfuru Köse Mihal de bunlardan biriydi. Müslüman olup, kalesiyle Osmanlılara katıldı. Lefke, Mekece ve Akhisar dolayları onun gayretleriyle ele geçirildi. Osman Gazi padişahlığı döneminde Bursa'yı da kuşattı (1315), Karatekin, Ebesuyu, Tuzpazarı, Kapucuk ve Keresteci kalelerini fethettip, Akçakoca ve Kocaeli diyarını Osmanlı topraklarına kattı (1317).

Osman Gazi yaşlanıp hastalandığı için 1320 yılından sonraki faaliyetlere katılmadı. Yerine vekil olarak bıraktığı oğlu Orhan Gazi; 1321'de Mudanya ve Gemlik, 1323'de Akyazı ve Ayanköy, 1324'de Karamürsel ve Karacabey, 1325'de de Orhaneli'yi Osmanlı topraklarına dahil etti. Osman Gazi babası Ertuğrul Gazi'den 4800 km.kare olarak devraldığı toprakları oğluna 16000 km.kare olarak devretti.

Osman Gazi fetihlerle meşgul olmaya devam ettiği sıralarda, fethedilen yerlerin idareleri ve İslamlaştırılmaları için gerekli teşkilatları da kuruyordu. Osman Gazi ihtiyaçlara göre kanun mahiyetinde birtakım emirler veriyor, bu konuda Selçuklu kanunlarından da yararlanıyordu. İlk vergi Osman Gazi zamanında alındı. Pazara getirilen, toptan kabul edilen "yük" cinsinden mallar "Bac" denilen vergiye tabi tutulmuştu. Köylünün satmaya getirdiği bir iki tavuk, uç beş kilo yağ gibi mallardan Bac alınmazdı. Selçuklular zamanında geçerli olan tımar usulü Osman Gazi zamanından itibaren sürdürüldü. Kendisine Tımar verilen sipahi, bulunduğu köyün vergisini toplar, buna mukabil de savaş zamanı atı, zırhı ve yardımcısı ile birlikte sefere giderdi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Osmanlı Devleti'nin Asker! Teşkilâtı

Osmanlı Devletinde askerî teşkilât da çok önernliydi. Bunların esasını genellikle merkezde kapıkulu askerleri, taşrada ise tımarlı - sipahiler, oluştururdu. Kapıkulu sistemi askerlik ve yönetim görevlerinin özü sayılırdı. Bu teşkilâtın elemanları Devşirme denilen yöntemle toplanır ve belli bir eğitimden geçirildikten sonra çeşitli görevler verilirdi. Devşirme, sadece Osmanlı devleti sınırları içinde yaşayan Hristiyan çocuklardan toplanırdı. Bunlardan bir kısmı seçilerek, bir tür okul olan Edirne Sarayı, Galata Sarayı ve İbrahim Paşa Sarayı'na gönderilirdi. Diğerleri ise çeşitli Acemi Ocakları'na dağıtılırdı. Saraylara gönderilenlere İçoğlan denirdi. Bunlar buralardaki eğitimlerini tamamladıktan sonra yeniden bir seçime tabi tutulur ve seçilenler Topkapı Sarayı'na alınırdı. Burada da bir eğitimden geçtikten sonra sarayda bir süre hizmet ederlerdi. Bunlardan bir kısmı kapıkulu süvarileri denilen bölüklere dağıtılır, diğerleri ise saray dışında sancakbeyliği gibi önemli görevlere gönderilirlerdi.

Ordunun çoğunluğunu oluşturan sipahiler ise tımar sisteminin uygulandığı yerlerde bulunurdu. Bir sefer sırasında sipahiler bulundukları eyalet veya sancaklardan istenilen bölgelere düzenli birlikler halinde gelir ve orduya katılırdı. Osmanlı ordusunun çok az bir kısmını kapıkulu askerleri, kalanını ise tımarlı sipahiler ve diğer birlikler oluştururdu.

Osmanlı Kara Ordusu gibi güçlü bir Osmanlı Donanması da vardı. Osmanlılar daha Orhan Bey döneminden itibaren denizlerde kendilerini göstermeye başladılar. Osmanlı deniz gücü asıl, Yavuz Sultan Selim ve Kanunî Sultan Süleyman dönemlerinde en yüksek noktaya ulaştı. Karadeniz zaten bir Türk gölü olmuştu. Bu dönemde Akdeniz de âdeta bir Türk gölü oldu..Barbaros Hayrettin Paşa, Kemal Reis, Piri Reis, Turgut Reis ve daha birçok büyük Türk denizcisi Karadeniz. Akdeniz. Kızıldeniz, Basra Körfezi. Hint Okyanusu ve daha uzak denizlerde Türk bayrağını dalgalandırdılar

Devlet Yönetiminde Değişmeler

XVIII. yüzyıldan İtibaren devlet yönetiminde yavaş yavaş değişmeler başladı. Bu yüzyılda Divan-ı Hümâyûn'un önemi azaldı. Bunun yerine devlet işleri "Bâb-ı Ali" denilen sadrazam sarayından yürütülmeye başlandı. Fakat asıl önemli değişiklikler XIX. yüzyılda görüldü. Bu kez Bâb-ı Ali yerini, Heyet-i Vükelâ'ya (Vekiller Heyeti) bıraktı. Heyet-i Vükelâ hemen hemen bugünkü Bakanlar Kurulu gibi idi.

XVIII.yüzyıl sonlarında önce askerî teşkilâtta görülen değişiklikler, Tanzimat'tan itibaren diğer kurumlarda da görülmeye başladı. Eyaletlerin yerine vilâyetler oluşturuldu. Yerel meclisler kuruldu. En önemlisi ilk kez, 1876'da bir Anayasa (Kanun-ı Esâsî) yapıldı ve parlamenter hayata geçildi. Hemen hemen her konuda değişiklikler yapıldı, ama istenilen sonuç alınamadı. Bütün bu çabalar devleti yıkılmaktan kurtaramadı. "Parlamenter hayat" sözünden ne anlıyorsunuz?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ekonomik Durum

19.yüzyılda buharla çalışan makinaların imali ile üretimde büyük bir patlama meydana gelmiş ve bunu takiben elektrik ve petrolün kullanılması bu gelişmeyi daha da hızlandırmıştır. Buhar gücünün, elektrik ve petrolün kullanımı ile batı ekonomilerinde büyük bir gelişme meydana gelmiştir. Batıda ki bu gelişmelere ayak uyduramayan Osmanlı Devleti'nin ekonomisi, batıdan sanayi -maddeleri satın alarak .gıda maddesi satmaktan başka bir şey yapamamıştır. 

Batıda bütün bu gelişmeler meydana gelirken, Osmanlı Devleti'nde süregelen savaşlar devletin maliyesinde bir çok karışıklıklar meydana gelmiştir. Vergilerin tahsilinde düzensizlik ve karışıklık, basit bütçe gelirlerinin yetersizliği, bütün kamu hizmetlerinin karşılanamaması, bir taraftan sıkışan ve bu yüzden geçici acil çarelere başvuran hazinenin telaşı ve şaşkınlığı ülkenin başına önemli dertler açmaktan geri kalmamıştır (Velay, 1978; 24-25). 

1825 yılında Yeniçerilerin imha edilmesi ve Yeniçeri ocağının kapatılması devletin siyasi ve mali bakımdan kalkınacağı ümidini uyandırmıştı. Ancak birbirini takip eden isyanlar ve savaşlar bu ümitleri boşa çıkarmıştı.

Edirne Barış Anlaşmasının şartları, Osmanlı Devleti için çok ağırdı. Rus sarayına gönderilen bir heyet bu şartlardan önemli bir kısmının hafifletilmesini temin etmiştir. Bilahare, çarın müsamahası sayesinde, harp tazminatı 1836tda tasfiye edildi (Morawitz, 1978; 13). 

1839 yılında Abdülmecit'in tahta geçtiği zamanlarda mali reform uygulamaya konulmaya çalışılmışsa da devlet bütçesinin bulunmayışı yüzünden, hesapsız harcamaların meydana getirdiği 1844 ve 1851 yıllarındaki mali bunalımlar, devlet gelir ve giderleri arasındaki dengeyi altüst etmiştir. 1851-1852 yıllarındaki büyük mali bunalım dolayısıyla hazırlanan bir lahiya da devlet masraflarının sürekli şekilde artışına karşılık gelirlerin tahsilinde çekilen büyük güçlükler ve tahakkuk ettirilen vergilerin mükelleflerden tahsil edilmemesi yüzünden her yıl biriken alacak bakiyelerinin çoğalmasından ve, ödenemeyen borç miktarının da yıllık varidatı aşmış bulunmasından söz edilmektedir (Sayar, 1977; 187-188).

Öte yandan yabancı tüccarlara. ticaret ve ekonomi alanında, kapitülasyonlarla verilen imtiyazlar, onlara Türk tüccarlarının karşısında bir üstünlük sağlamaktaydı. 

Olaylar, kapitülasyonların dinsel, siyasal, yasal ve ekonomik şartlarının Türk ekonomisinin zayıflamasına köklü etkiler yaptığını göstermektedir. Kapitülasyonların ekonomik şartlarına ve hükümlerine göre, yabancılar serbestçe mal ithal ve ihraç ediyor, serbest dış ve iç ticaret yapıyor, yabancı gemiler Türk limanlarına serbestçe mal taşıyor, bir limandan ötekine serbestçe dolaşıyor, gümrük vergilerini kendilerine uygun, ama ülkeye a_r gelen şartlara

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol